AHİLİK: Selçuklu Türklerinde dini ve milli birliğin muhafazasında, Osmanlı devletinin kuruluşunda ve Osmanlı insanının yetişmesi ve terbiyesinde büyük hizmetler veren, doğruluğun, kardeşliğin, yardım severliğin birleştiği sos yo - ekonomik bir teşkilattır.
Arapçada kardeşim manasına gelen ‘AHİ’ ile Türkçede Cömert, eli açık manasına gelen ‘AKI’ kökünden meydana geldiği rivayeti vardır.
AHİLİK: 13.cü yüzyılda Anadolu da yaşayan Türklerin esnaf ve sanatkarların birliğini, çalışma esas ve usullerini teşkil eden iş ve aş bulmak için kurulan bir esnaf teşkilatıdır.
AHİLİĞİN TEMELİ, Kusursuz mal üretimi ve müşteri memnuniyetine, çırak, kalfa ve usta ilişkisindeki sevgi ve saygıya, yardımlaşma ve dayanışmaya dayanır.
AHİ EVRAN: Anadolu da Ahilik teşkilatını kurup geliştiren kişidir.
İSMİ: Mahmud b. Ahmed el- Hoy.
Lakabı: Nasuruddin. İran’ın batı Azerbaycan tarafında bulunan Hoy kasabasında 1171 yılında doğmuş, 1262 yılında Kırşehir de (Kırşehirinin ozamanki adı Gülşehirdir) şehit edilmiştir.
AHİ EVRAN: Zamanın en büyük alimlerinden Fahreddin Razı Hz. den akli ve nakli ilimler öğrenerek, Ahmed Yesevi nin talebelerinin derslerine katılarak tasavvuf tada yüksek derecelere ulaşmıştır.
Vaazlarında sadelik, alçak gönüllülük, dünya malına fazla ehemmiyet vermeme gibi davranışları onu insanların sevgilisi yapmıştır.
Rivayete göre Kırşehir de herkesin korktuğu Evran ismindeki büyük bir yılanın kendisine itaat etmesi, bu olayın insanların gözü önünde gerçekleşmesi nedeniyle yılanın kardeşi anlamına gelen Ahi Evran lakabıyla meşhur olmuştur.
AHİLİK içindeki esnaf teşkilatı çıraklar, kalfalar ve ustalardan oluşurdu. Mimar Sinan bir sözünde İstanbul Şehzade başı Camisi için çıraklık eserim. Süleymaniye Camisi için kalfalık eserim, Edirne Selimiye Camisi içinde ustalık eserim demiştir.
‘MERTLİK VE ÇÖMERTLİK, İHTİYAÇ SAHİPLERİNİN YARDIMINA KOŞMAK, DEVLETİNE VE MİLLETİNE BAĞLI KALMAK’ ilkesine dayanan’ bu teşkilatta esnaf ve dükkan sayıları sınırlandırılmıştı. Çırakların yükselmesi için ehliyet ve liyakat şarttı. Çıraklar mesleği çok iyi öğrenmedikçe dükkan açamazdı. Mal üretimi de ihtiyaca göre idi.
AHİ, yardımcısı Yiğit başı ile birlikte esnaflar arsı ilişkileri düzenler, esnafları denetler, yanlış yapanları cezalandırır böylece oto kontrol sistemi sağlanmıştı.
AHİLİĞİN usul ve esasları, ahlaki ve ticari kaideleri Fütüvvetname adlı eserde yazılmıştı.
Teşkilata girecek olan biri bu kitapta yazılı olan din, ticari ve ahlaki emirlere uymak zorundaydı.
Bir Ahide Ticaret yapacak olan kimse de bulunması gereken vasıflar:
Vefa, Doğruluk, Emniyet, Cömertlik, Affetmek…
Bulunmaması gereken vasıflar: İçki içmek, Zina, Yalan, Gıybet, Hile, Kibir gibi davranışlar. Bu davranışlarda bulunan esnaf esnaflıktan men edilirdi.
Çünkü ahilikte esnaf vatandaşın malını, canını ve namusunu korumakla görevlidir.
Ahi teşkilatına mensup bir esnaf, kendinden önce vatandaşı düşünmek zorundaydı.
AHİLİKTE: Maddi menfaatin ötesinde Allahın rızasını kazanma vardır.
TİCARETİ, Zenginleşmenin ötesinde insanlara yardımcı olma hedefi vardır.
Ahiler Kuranı k. Nur s. 37. ayetini benimseyen insanlardır.
Mealen Yüce Allah şöyle buyurur: ‘Onlar, ne ticaret ne de alış verişin kendilerini Allahı anmaktan, namaz kılmaktan, ve zekat vermekten alı koymadığı insanlardır…’
Ahiliğin temelinde yani esnafın temelinde: dürüstlük, cömertlik, Eline, diline sahip olma vardır. Sahte, hileci, bencil esnaftan hayır gelmez.
Peygamber Efendimiz bir gün çarşıyı gezerken, ‘bir tahıl torbasının içine elini daldırır torbanın içinin ıslak olduğunu görünce sebebini sorar. Esnaf yağmur yağdığını söyler. Efendimiz yağmur yağsa üst kısmı ıslanırdı oysa üst kısmı kuru altı ıslak. Anlaşılan sen bunu bilerek ağır gelsin diye yaptın. Bizi aldatan bizden değildir.’buyurarak o esnafı ağır bir dille uyarır. Ve bir başka sözlerinde ‘Doğru olan
esnafın kıyamet günü Arşıalanın gölgesinde olacaklarını’ ifade etmiştir.
Ahi Baba ustalığa yükselen gence şöyle nasihat eder:
EY OĞUL; Harama bakma, haram yeme ve haram yeme. Doğru ol, sabırlı ol, yalan söyleme. Büyüklerinden önce söze başlama.
Kimseyi kandırma, kanaatkâr ol. Dünya malına tamah etme, yanlış ölçme, eksik tartma. Kuvvetli ve üstün durumdayken affetmesini, öfkeli iken yumuşak davranmasını bil. Kendin muhtaç iken bile başkalarına verecek kadar cömert ol.
Her esnafımız bu ilkeleri çerçeve yaptırıp dükkanının bir köşesine asmalıdır. Rabbim esnafımızın kazancını bol ve hayırlı eylesin. Doğruluktan ayırmasın. Sevdikleri ile birlikte huzurlu ve mutlu bir şekilde yaşamayı ve yaşlanmayı nasip etsin.
Çünkü esnafımız bizim baş tacımızdır. Her ihtiyacı olan esnafa koşuyor.
Varol değerli hocam