Muharrem ayının tarihimizde, kültürümüzde, önemli bir yeri vardır.
Muharrem Ayı: Kur’an-ı Kerim de kıymet verilen dört haram aydan biridir.
Muharrem Ayı: Ay takviminin 1. ayı ve Hicri takvimin başlangıcıdır.
Muharrem Ayı: Tarih boyunca insanlık için dönüm noktası sayılabilecek en önemli olayların yer aldığı bir aydır. Bu sebeple gerek İslam dan önceki dönemde gerekse İslam dan sonraki dönemde muharrem ayına ayrı bir önem verilmiştir.
Muharrem Ayı: Aynı zaman da Hicret ayıdır. Aşure ayıdır. Kerbela olayının gerçekleştiği yani cennet gençlerinin efendileri diye tarif edilen Peygamber Efendimizin torunu Hazreti Hüseyin Efendimizin ve 70 den fazla Müslüman’ın şehit edildiği bir aydır. Asırlardır yüreklerimizi sızlatan bu elim hadise, Peygamber Efendimizi ve onun Ehli Beytini seven bütün Müminleri derinden yaralamıştır. Kültürü mezhep ve meşrebi ne olursa olsun bütün Müslümanları derin acılara boğmuştur. Muharrem ayının 10.cu günü Kerbela da Hazreti Hüseyin ve yakınları acımasızca şehit edilmişlerdir. Günümüzde bazı gurupların Hazreti Hüseyin Efendimizin intikamını almayı ve o günü matem üzüntü günü kabul edip Hazreti Hüseyin’in üzüntüsünü paylaşmak için sırtlarına zincirlerle vurarak bedenlerine işkence yapmaları asla doğru değildir. Çünkü yüce İslam Dini devamlı kin beslemeyi, kendi nefsine de olsa işkence yapmayı yasaklar. Muharrem Ayın da yaşattığımız Aşure geleneğimiz kardeşlik duygusunun en güzel örneklerinden biridir.
Aşure: Paylaşmanın, dayanışmanın ve birlikte yaşamanın bir simgesidir. Yaklaşık on adet çeşitli yiyeceklerin bir araya getirilerek yapılan aşure tatlısı dinin bir emri değildir. Ancak bu adet çok eskiden beri Müslüman Türklerin geleneğine, Osmanlı Devletinin Saray ve dairelerine girmiş halkada dağıtılmıştır. Günümüzde de halkımız tarafından bu adet hala sürdürülmekte eş, dosta, kolu komşuya ikram edilerek güzel bir gelenek oluşmuştur. Bazı önemli hadiselerin Muharrem Ayının 10.cu yani Aşure günü meydana geldiği rivayet edilmiştir. Örneğin: Hazreti Adem Aleyhisselam’ın yaratılışı, İbrahim Peygamberin doğumu ve Nemrutun ateşinden kurtuluşu, Nuh Peygamberin tufandan kurtuluşu, Hazreti İsa Peygamberin gök’e çıkarılması, Firavun ve kavminin kızıl deniz de helak oluşu, Hazreti Musa ve inananların kurtuluşu, Âlemin yani Evrenin yaratılması gibi bazı olayların Aşure günü meydana geldiği söylenir. Aşure günü oruç tutmak çok sevaplıdır. Ancak zorunluluk yoktur. İsteyen tutar, istemeyen tutmaz. Peygamber Efendimiz Hadisi Şeriflerinde: ‘Aşure orucu geçmiş ve gelecek senenin günahlarına kefaret olur.’ (Tergib ve Terhip 2/464) ‘Ramazan ayından sonra tutulan oruçların en hayırlısı Allah’ın ayı olan Muharrem de tutulan oruçtur’. ‘Farz Namazlardan sonra en faziletli namaz ise geceleyin kılınan namazdır.’ Buyurmuştur (Müslim, siyam,202) Ancak Peygamberimiz Muharrem ayının 10. cu aşure günü Yahudiler de oruç tuttuğu için onlara muhalif olsun diye muharrem ayının 9. ve 10. veya 10. ve 11. günleri yani bir gün evvelinden ya da sonrasından ilave ederek en az iki gün olarak tutulmasını tavsiye etmiştir. Önümüzdeki 11 Ekim Salı günü muharrem ayının 10.cu günü dür. Oruç tutmak isteyenler Pazartesi- Salı, Yada Salı- Çarşamba günleri oruç tutabilirler. Hazreti Hüseyin ve Kerbela Şehitleri ve 15 Temmuz Şehitleri başta olmak üzere bütün şehitlerimizi, rahmet ve minnetle anar ruhları şad olsun. Mekânları cennet olsun.