Bismillahirrahmanirrahim. Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. Sevgili okurlarım, son zamanların en vahim olayı haline gelmiş çocuk istismarcıları ve tecavüz vakaları yüreğimizi derinden yaralamış, insanlığı kedere, aileleri mateme boğmuştur. Nereden bulaştı, nasıl bulaştı bu illet, insanlığa nasıl olur anlamıyorum, ben hiç bir hayvanın yavru hayvanla ilişkiye girdiğini görmedim. Hiçbir aslan, aslan yavrusuyla, köpek köpek yavrusuyla, kedi kedi yavrusuyla, boğa inek yavrusuyla hiç görmedim. Nasıl oluyor da hayvanın yapmadığını insanoğlu olarak kabul ettiğimiz varlıklar acımadan, düşünmeden, korkmadan yapabiliyor. Bütün bunları daha dün küçücük bedenlerine merhamet etmeden onlara o zülumleri yaparken, feryatlarına aldırmadan, kim bilir ağlamalarının arşa yükseldiği o anları 'zevk' diye yaşayanlar insan veya insan evladı olabilir mi ki idam etmiyoruz. Onların yaşam hakları var mıki yaşatıyoruz. Kimin adına onlara merhamet ediyoruz anlamıyorum.
Demokrasi adına mı, insanlık namına mı, onlar o alçak canavar ruhlu mahlukatlar, o küçücük bedenlere acımadan katlederlerken, feryadu figanlarını duymazken, anne babalarının o yüreklerine hiç dinmeyecek ateşleri salarlarken, kim kimi ne adına henüz besleyip duruyor. Dedim ya demokrasi mi, yoksa insan hakları mı, yoksa aydın, modern batı toplumuna olan sadakatimizden mi. Olmaz dostlar, kardeşler olmaz, pisle temiz aynı kapta olmaz, suyla sıddık aynı bardakta olmaz. Bir yandan Kur'an'a bağlı olduğumuzu söyleyecek, bir yandan sözde yüzde 99 müslüman olan bir toplumda zinayı serbest bırakacağız. Bir yandan islamı savunacak, bir yandan islamın reddettiği tüm beşeri sistemlere karşılık, demokrasi denen beşeri sistemle yönetileceğiz. Olmaz kardeşim olmaz, yavrularına Dünya'nın en vahşi hisleriyle tecavüz edilip, katledilen anne babaların, dede ninelerin adına ceza veremez, hapse atamaz veya zindanlarda besleyemezseniz eğer, İslam'a inanıyor, Kur'an'ı kitap diye kabul edip, "Kur'an'a bağlıyız" diyorsak, İslam'da, Kur'an'da, dinde "Böyle birşey yok eğer bilirseniz kısasta sizin için hayır vardır" ayetini hatırlayıp, bu cürmü işleyenlere merhamet etmemeli, ölüme mahkum etmeliyiz hem de anne babalarının yüreğindeki ateşi sönsün diye gözleri önünde asmalıyız, cezalandırmalıyız. Yok eğer demokrasi, insan hakları, laiklik şu veya bu diyorsanız, bunu o savunduğunuz sözde insanlık namına yapmalısınız. Bu demokrasi illetini geçmişte İngilizler, Hindistan'da, İtalyan'lar, Libya'da, Fransızlar, Cezayir'de, daha dün Amerikalılar Irak'ta, bugün Suriye'de uyguluyorlar. Siyonistlerle beraber Filistin'de, Çinli'ler Uygur Türk'lerine uyguluyor. Görüyorsunuz Bosna'da azmı gördük batı demokrasisini, bütün bunlardan sonra ne kalıyor diyeyim size 12 Mart 1962 darbesi yapılırken her kapıya neredeyse bir asker, bir polis koymuşlardır. O zamanın kıymetli alimlerinden biri şöyle demişti; "Olmaz beyler olmaz, her kapıya bir polis, bir asker koymakla olmaz." Peki ne yapacağız diyenlere şu cevabı vermişti; "Bunun yerine herkesin kalbine Allah korkusunu yerleştirin." Yıllardır demokrasi şu bu beşeri sistemlerle müslümanların yüreklerinde söküp aldığınız o imanı yerleştirin, yüreklere islamı Kur'an'ı, Peygamber'i, Allah'ı koyun, korkmayın dünyada bütün korkuların en büyüğü olan Allah korkusunu koyun, insanların yüreğine İslam'la, Kur'an'la yönetin, insanları, müslümanları, yıllardır yüzyıllardır Nemrut'tan, Firavun'lardan Ebucehil'lerden daha anlamadınız mı, beşeri sistemlerin insanlığın yararına olmadığını, 'yeter' demeli, uyanmalı, silkelenmeli kendimize gelmeli, beşerin değil, beşeri yetin yerin ve göğün, arşın ve arzın sahibi olan Allah (c.c) koyduğu kanunlara uyup, onları uygulamalıyız ki insanlığa hizmet etmiş olalım ve insanca yaşayalım. Tabi Kur'an ve Sünnetullah'a uyan İslam'a velhasıl mevki, makam sahipleri şunu unutmamalı, işgal ettikleri mevkilerin hakkını vermez, hak, hukuk, adalet ve insanlığa hizmeti hakkıyla yerine getirmezlerse Allah (c.c) vaadi vardır, sizi oradan indirir, yerinize de zalimleri getirir ve o zalimlerin yaptığı, yapacağı her zulmün ortağı olursunuz.
Son olarak Hz. Ömer'in, "Ya Rabb, halifesi olduğum bu topraklardan sorumluyum. Ya Nil'in öbür ucunda bir keçi yavrusu suya düşer de boğulursa, ben sana nasıl hesap veririm" diye Allah'tan korkan Ömer'in adaletiyle yönetilmek dileklerimle, Allah'a emanet olun diyorum. Bir dörtlükle sözlerimi bitiriyorum:
Koşuyor 6 yaşında bir oğlan
Uçurtması geçiyor ağaçlardan
Sizde böyle koşmuştunuz bir zaman
Çocuklara kıymayın efendiler
Allah'a emanet olun.