Bismillahirahmanirrahim. Yaratan Allah'ın adıyla. Bu haftaki yazımın konusunu, Şehitler Haftası münasebetiyle, 'Şüheda' olarak ele aldım.
Bilirsiniz, şüheda, şehit demektir. Yani şahitli ölüm. Yani, (rızaenlillah fisebillillah) Allah yolunda, Allah için, Allah'ın dininin hakimiyeti için, Kur'an için seve seve canını vermek demektir. Bir diğer yönüde ırzını, namusunu, canını, malını korurken ölmek, buda şehitliktir. Yani, Allah yolunda ölmek demektir. Bir kere niyazim Rabbim'in hepimize şehadeti nasip etmesi öyle yüce, öyle mukaddes bir duygu ki, ölen hiç kimse cennetlikse, dünyaya ne olursa olsun dönmek istemezken, şehit Rabbine yalvarır, "Ne olur beni dirilt tekrar savaşıp senin yolunda şehit olayım, dirilip dirilip senin yolunda savaşıp şehit olayım" der ve Allah'a yalvarır dua eder dirilsin diye. Biraz da niyete bağlıdır şehadet. Niyet halis olmalı. Kul bu niyeti taşırken, sadık olmalı. Aynen Çanakkale'de onca imkansızlıklara, çaresizliğe rağmen kahpe düşmanın silah ve cephane üstünlüğüne rağmen, göğsündeki iman ve Allah sevgisi, vatan, bayrak sevdası uğruna, namehrem ve namusuz pis ayakların temiz kutsal bu topraklara değmesin diye, sadece rızaen lillahi için seve seve canını verenler gibi. Yani Sarıkamış'ta bu vatan, bu kutsal din uğruna donarak canlarını verenler gibi, aynı Van'dan kalkıp, Sarıkamış'a yardım götüren 120 çocuk ki geri dönerken birçoğu yolda donarak ölen ilk ve ortak mektepli yavrular misali, canlarını Allah yolunda, ırzını, namusunu, vatanını, malını korurken şehit olmak gibi. Yani 15 Temmuz'da bu ülkeyi bölmeye çalışan alçaklara, tanklara, toplara, hatta uçaklara karşı canlarını seve seve veren kahramanlar gibi.
Sevgili okurlar, Allah bu makamdakilerin peygamberler ve velilerle birlikte olunacağını bize haber vermektedir. Bir ayet-i kerimesinde, "Onlara sakın ölüler demeyiniz, onlar diridirler, ama siz bilmezsiniz" yani şehitler Allah katında en güzel şekilde karşılanır ve en güzel nimetlerle nimetlenir. Peygamberler, veliler ve sıddıklarla birlikte olur. Yani o kadar yüce bir mevki ki, şehit ailesinden cehennemlik olan 70 kişiyi beraberinde cennete götürebiliyor. Böylesine kutsal, böylesine mukaddes bir mertebeye, imanı olan, müminim diyen kim erişmek istemez ki. Aynı bugün olduğu gibi, bir avuç ateist, marksist, leninist, İsrail ve Amerika'nın av köpeği, PKK, PYD, YPG gibi inançsızlara karşı vatanını, bayrağını, toprağını, ırzını, namusunu korumak için cepheye gitmek ve dini, vatanı, bayrağı uğruna şehit olmak adına yarışan vatan evlatları gibi. Onlara manevi destek veren imanlı anne babaları ve tek yürek olan milletimiz gibi. Mehmet Akif'in dediği gibi; "Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd'i... Bedr'in arslanları ancak bu kadar şanlı idi." Şimdi Türkiye olarak Türk, Kürt, Tatar, Gürcü, Laz vs. kim olursa olsun, imanlı bir millet olarak bu vatandan ve bu topraklardan başka ne gidecek bir vatanımız, ne de sığınacak bir limanımız var, bunu böyle bilmeliyiz. Güzel vatanımız uğruna bu kadar şehit verilmek suretiyle alınmış atadan, dededen, yadigar ve miras topraklardan vazgeçmemeli, bu uğurda ölmeli, öldürmeli ama çiğnetmemeliyiz. Hep söylüyorum ya, başka gidecek bir yerimiz yok. Sonuna kadar Allah için, namus için, vatan için, ya şehadet, ya zafer demeliyiz.
Değerli milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy'u anma münasebeti ve Şehitler Haftası münasebetiyle, başta bütün şehitlerimize ve merhum şairimize, Allah'tan rahmet diliyorum. Mehmet Akif'in dediği gibi; "Allah bir daha bu millete istiklal marşı yazdırmasın" ve Akif'ten bir nasihatle sözümü bitiriyorum; "Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın. Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. Doğacaktır sana vad'ettiği günler Hakk'ın… Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın." Allah'a emanet olun unutmayalım, zafer inananlarındır ve zafer yakındır...