Ayancık-Türkeli yöresinde temmuz, ağustos ve eylül aylarında birer ay arayla kurulan panayırların birincisi temmuz ayında gerçekleştirilen Morza Panayırı, yerel adıyla “Morza Pazarı”dır.1990’lara gelindiğinde panayır sönükleşmiş, son yıllarda ise deniz, bal vb. festivaller eklenerek, panayır geleneği tekrar canlandırılmaya çalışılmaktadır.Emine Zatiye Özdemir (1936 Doğ.) ve Ali İhsan Özdemir (1963 Doğ.):"Biz Morza Panayırı'na Morza Pazarı, kurulduğu yer itibarıyla Yılanlık Pazarı da derdik.Pazarda her şey alınır satılırdı. Sadece dışardan gelen satıcılar değil çevre köylerde yaşayan köylüler de bu pazara gelir mahsullerini, hayvanlarını satar, ihtiyaçlarını giderirlerdi. Yılanlık muhtarı satış yapmak için sergi açanlardan bir miktar para alırdı. Panayırın kurulduğu tarih çok önemliydi. Morza Panayırı mutlak surette buğday biçilip harmanlandıktan sonra yapılırdı, o tarihe denk getirilmişti ve hep aynı o tarihte yapılırdı. Pazar üç gün sürerdi.Bu o kadar önemliydi ki panayıra kadar buğdayını biçip tarladan kaldıramayana köylüler imece usulü yardım ederdi. Böylece panayıra hep birlikte gidilirdi.Bu itibarla Morza Panayırı'nın gelmesi, başlaması demek buğdayların biçilip harmanlanmış olması demekti. Tarlalarda buğdaylar biçilince tarlalar boş kalır böylece hayvanların tarlalara girmesi ve zarar vermesine engel olunması için yapılan çobanlık faaliyetleri de sona ererdi. Hayvanlar boş tarlalara, anızlara salıverilir, çocuklar ve gençler de çobanlık yapmaktan kurtulmuş olurdu.Hayvanların gelişigüzel anızlara salıverilmesine “atlatma” denirdi. Tarlalar ekiliyken hayvan atlatılırsa bunun cezası vardı (Genellikle hayvan yakalanır, tarla sahibinin damına hapsedilir, hayvanların sahibine haber verilir, zarar gören yer gösterilir, tahmini zarar miktarı belirlenir, tarla sahibi hayvan sahibinden zararını tazmin ederse helalleşilir, hayvanlar sahibine teslim edilirdi).Morza Pazarı'nın başladığı tarih itibarıyla tarlalar boş kaldığı, hayvanların gelişigüzel tarlalara salıverildiği, ekili alan kalmadığı için atlatma problemlerinin de sona erdiği, çocukların ve gençlerin de çobanlık serüveni bittiği için bu tarih yani Morza Pazarı'nın başlangıç günü adeta bir bayram günü gibi özlemle beklenirdi.Tarlalarda ekin kalmadığı, çobanlığın bittiği, atlatma konusunda artık şikâyet kabul edilmeyeceği köy bekçisinin tellallığı ile köylüye duyurulurdu.Çobanlık yapan çocuklara harçlıkları verilir, çocuklar ve gençler harçlıklarını alır almaz soluğu panayırda alırdı. Çocuklar harçlıklarını diledikleri gibi harcarlardı. En çok da çakı bıçağı, balon ve oyuncak traktör alırlardı. Gençler ortak karpuz alır arkadaşlarıyla birlikte yerlerdi.Destancılar olurdu. Ağlayarak, ya da çok ağlamaklı bir sesle destan okur, tek sayfaya basılı destanları hem okur hem satarlardı. Kocası Almanya’ya giden ve bir daha haber alınamayan kişinin köyde kalan karısının ağzından yazılan bir destan hatırlıyorum; “Biri eşikte biri beşikte yavrular yavrular, Seninle anlaşmamız böyle miydi Zeynebim Zeynebim…"Türkiye’de yerelde yaşanan ve yaşatılan bazı etkinlikler o yörenin insanı ile birlikte gidilen yerde de yaşatılmaktadır. Giresun Otçu Göçü Şenlikleri'nin İstanbul’da ve hatta ABD’de aynı tarihlerde anılması ve kutlanması buna örnektir. Benzer bir durumu Türkeli’de de görüyoruz. Almanya’da yaşayan, vaktiyle bu ülkeye işçi olarak gitmiş, bugün bir kısmı oraya yerleşmiş, bir kısmı geliş gidiş yapan gurbetçilerimiz de yurt dışında bulundukları yerde gerçekleştirdikleri kermese “Morza Pazarı” adını vermişlerdir. Bu önemli ve ilginç bir örnektir.
Gündem
Yayınlanma: 12 Aralık 2021 - 23:47
Güncelleme: 13 Aralık 2021 - 00:20
Bayram gibi özlemle beklenen: Tarihi Morza Panayırı
Gündem
12 Aralık 2021 - 23:47
Güncelleme: 13 Aralık 2021 - 00:20
Türkeli'de geçmişi yüzyıllara dayanan bir gelenek olan Tarihi Morza Panayırı'nı bir de eski insanlarımızdan dinleyelim...
Bu haber 3982 defa okunmuştur.
İlginizi Çekebilir
Çok özlüyoruz tekrar yapılır inşallah
Yorumlara bakımda çok üzüldüm geçmişini unutan her ulus yikilmaya mahkumdur Bislige gelince türklide çayın kenarında oturduğunuz yer modern adıyla silikon vadisi Yilanlik ver diyer köylerin bütün lağımı bisligi burdan akiyo eskiden daha çok su vardı temizleniyor Fuhuşa gelince çingeneler yapıyordu 3 veya 4 gün Şimdi 365 gün var türklide kör kozleriniz bunun görmüyormu uyuşturucu adı başını gidiyor Ev duvarlarına iseniyomus *** insan kaçtane ev var yilanlikta Şimdi saysam bile 5 yok Aslını örf ve adetlerini geçmişini unutan her ulus millet yikilmaya mahkumdur
İnşallah bidaha gelmez. Çöpün insan pisliği icinde irenç bir etginlik olur mu ya. Bütün yılank sakinler ve köyler rahatsız oluyor. Bir iki sarhoş eylenecek diye.
bi panayarimiz vardi onuda elimizden aldiniz, umarim en kisa zamanda baslar.
Gece yarisina kadar teneke hoparlörden müzik sesi bitmiyordu. Silah sesleri, araclar saga sola rastgele park edilmis gecmek imkansizdi. Plansiz projesiz igrenc bir pazardi. Umumi bir tuvalet dahi yoktu. Müsteri, esnaf ve cingeneler kavlak diplerine pisliyordu. Icenler nara atip rahatsizlik veriyordu. Disardan gelen egleniyordu ama köylü lanet okuyordu. Cok sükür artik yok.
Iyiki artik yok. Kavlak diplerinde icic icip onun bunun evinin duvarina iseyen sarhos lardan kurtulduk. Yilalnik panayir sonrasi cöplük gibi oluyordu. Muhtarlar yer parasi alip kayboluyorlardi ortadan. Cöpü bize kaliyordu. Geceleri cingeneler fuhus kütületiyordu aagac diplerinde. Saga sola kakalarini yapiyordu millet. Birdaha olmaz insallah.
Kanka 3-5 yıl öncesinin fotoğraflarını niye siyah beyaz veriyorsun:)) bu arada evet her sene kurulmalı hatta çingeneler de gelmeli
Merkel AHMET BİZİM CİTY Yukarıda anlatan kardeşlerimiz biraz noksan anlatmış yaşları biraz genç olduğundan ,ben 76 yaşındayım Morza pazarı ağustosun dokuzunda kurulur ve üç gün devam ederdi doğru ekinler biçilip harmanların alınması o tarihe bitmiş olurdu çünkü yağmurlar başlardı cambaz dediğimiz sirk kurulur akrobatlar gerilmiş tel üzerinde yürür dü büyük tencerelerde et yemekleri pişer bir liradan tabağı satılır çolak ahmet tellal çağırır tenetür panayırını ilan ede tahsin ağanın dükkanından yular ve boncuk urgan alınır kasaplar et keser köylü veresiyede olsa et yüzü görürdü resimleri görünce o zamanları o çayda köprü yoktu sene 1954 bu anlattıklarım hoşça kalın selamlar.