Selamun aleyküm, çok kıymetli ve de sevgili okurlarım. Bu haftaki yazımın başlığını, Kutlu Doğum Haftası münasebeti ile ve dini kendilerine kötü emellerine alet eden hokkabaz, düzenbaz, sahtekar, kendini bilmez, sözde alim, özde müteallim din tüccarlarını da teşhir etmek amacıyla yazdım.Dinini yeterince bilmeyen, dönem dönem de bilmesine izin verilmeyen, hatta dinini, diyanetini bilmek isteyip, öğrenmeye çalışanların dışlandığı, Allah demenin suç sayıldığı bir dönemde, müslümanı görmediği eziyetin kalmadığı süreçlerden geçilip, gelinen bu günler, müslümana dinini unutturup, fasığa, münafiğa meydan bırakılmış, hatta bazılarınca da dinsizlik din diye anlatılmaya başlanmış artık. Alimlerin susup, müteallimlerin konuşmaya başladığı bir zamandayız. Bilenlerin sustuğu, bilmeyenlerin zırvalamaya başladığı bir zamandayiz. Üstad Said Nursi’nin, “Birgün gelecek, alimler susacak, cahiller konuşacak.” sözleriyle bahsettiği bugün o gün değilde nedir. Gördükleri zulüm ve haksızlıklar karşısında canlarından bıkar olan onca mümin, müslüman ve alim susmuş, yerine sözde müteallimler türemiş, nereden geldiği, kim tarafindan vazifelendirildiği ve neye, kime hizmet ettiği belli olmayan bu zalim, vicdansız din tüccarlarına devlet olarak nasıl bu kadar taviz, tölerans verilmiş ki, kendilerini haşa Peygamber, İmam, hatta Mehdi ilan edecek seviyeye kadar çıkarabildiler. Nedir bu Allah aşkına. Nerede bu diyanet, ne işe yarar, bu müteallimlerin böyle konuşmalarına, bu tarz organizeler tertipleyip, il il, ilçe ilçe, köy köy dolaşıp, dinsizliği bu millete din diye nasıl anlatıyorlar anlamıyorum. Bildiğim, müslümanım diyen herkesin, işini, ticaretini, mesleğini bildiği kadar, öğrendiği kadar dinini, diyanetini öğrenmedikçe bunun böyle devam edeceğidir.Ahir zamanın sonuna geldiğimiz, kıyamet uçurumunun kenarında durduğumuz bu zamanda, ne zaman uyanacak, ne zaman öğrenecek, ne zaman bileceğiz dinimizin kıymetini.Unutmayalım, Allah’a verecek bir hesap günümüz var. Unutmayalım, ne Cehennem lüzumsuz, ne de Cennet o kadar ucuzdur. Geçmiş ümmetlerin başta Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) olmak üzere, canlarını, mallarını, evlatlarını, bedel vermek suretiyle bu güzel dini günümüze kadar gelmesine vesile olan ceddimize ne diyeceğiz hiç düşündük mü. Yazıktır, günahtır yapmayalım. Son nefesinde bile ümmetim ümmetim diyen bir Peygamber’in ümmeti olarak, ona layık olma adına bilelim dinimizin kıymetini. Acaba diyorum hiç bedel ödemeden çok kolaylıkla dedelerimizden hazıra konmak misali bedelsiz, zahmetsiz devraldığımız için mi bu kadar ucuzlattık ve ögrenmeye aciz kaldık dinimizi.Uyanmalı, silkelenmeli, kendimize gelmeliyiz. O kutlu Peygamber’in ki anam, babam ona feda olsun, izinden gidip, veda hutbesinde bize vasiyet ettiği sözlerinden birinde şöyle buyuracaktı; “Ben gidiyorum, size iki şey bırakıyorum; biri Allah’ın kelamı Kur’an-ı Kerim, diğeri sünneti seniyye (ehlibeytim) ve siz bu ikisine sarıldığınız müddetçe, ne yolunuzu şaşırırsınız, ne de kimse sizi yolunuzdan saptırabilir. Bütün mesele bu. Unutmayın, alim geçinenlerin hayat ve yaşam tarzlarına bakın, Kur’an ve sünnet üzere değillerse düzenbaz, hokkabaz, yalancı deyip geçin. Unutmayalım, ya Muhammed’i olup onun yolundan gideceğiz, yada sapmışların, yoldan çıkmışların yolundan gidip, Cehennemi boylayacağız. Sevgili canlar, Allah bizi, sizi ve bütün mümin müslümanları Muhammed’i kabul buyurup, sıratı müstakim üzere olanlardan eylesin İnşaallah. Allah’a emanet olun.
Genel
15 Nisan 2016 - 13:07
Muhammed'i olmak
Genel
15 Nisan 2016 - 13:07
Selamun aleyküm, çok kıymetli ve de sevgili okurlarım. Bu haftaki yazımın...
Bu haber 3987 defa okunmuştur.
İlginizi Çekebilir