Günümüzde genç, yaşlı her yaşta insanın kullandığı bir atasözü olan ‘Denize Düşen Yılana Sarılır’ sözü, ilk kullanıldığı dönemde anlamını tam manasıyla karşılamaktadır. Özellikle ‘Yılan ‘ diye tarif edilen kesim, o dönem için düşmanının bile yardımına muhtaç olunabileceğini, yardım istemeye mecbur kalınabileceğini bizlere bugünlerde dahi en net ifade ile göstermektedir. Osmanlı Sultan’ı II. Mahmut’un kullandığı söz, o dönemki Osmanlı İmparatorluğu’nun yaşadığı buhranlı dönemi en net ifade ile tarifidir. Bu sözün kullanıldığı dönemler, 600 seneyi aşkın varlığını sürdüren Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışının başladığı günlere denk gelmektedir. O yüzden tek bir seferde ağızdan çıkan bu atasözünün dile getirilişinin öncesi olayları ve sonrasındaki gelişmeleri kısaca belirtmekte fayda vardır.Osmanlı İmparatorluğu denildiğinde 600 senenin üzerinde hüküm sürmüş özellikle Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman dönemlerinde Dünya’nın ‘Küresel Gücü’ olarak da tanımlayabileceğimiz bir devlet akla gelir. Zaten ‘Devlet-i Aliyye’ (Yüce Devlet) ismini almasının da sebebi uzun yıllar dünyaya hükmetmiş olmasından ve önemli bir devlet teşkilatlanmasına sahip olmasından kaynaklanmaktadır.Müslüman bir devletin, Hristiyan, Katolik, Ortodoks vb. gibi çeşitli unsurları barındıran Balkan coğrafyasına 400 seneyi aşkın sürece hükmetmesi, Yüce Devlet tanımlamasının hakkını vermektedir. Zira Osmanlı İmparatorluğu Müslümanlığını öne çıkaran bir devlet olmasına rağmen yeri geldiğinde Ortodoksların da koruyuculuğunu üstlenmiştir.Osmanlı İmparatorluğu’nun uzun yıllar varlığını sürdürmesinde etkili olan devlet sistemi özellikle III.Selim dönemi ile bozulmaya başlamıştır. III.Selim’in devlet düzeninde yaşanılan aksaklıkları düzeltmek adına yaptığı ıslahat girişimleri büyük isyan hareketlerine neden oldu ve Ayanların ( Avrupa’daki Feodalite-Toprak Ağalığı) güçlenmesine sebep olmuştur. II.Mahmut’un tahta gelmesiyle devlet bünyesinde yeni yapılanmalara gidilmiştir. Ancak bu esnada Osmanlı paşaları askeri manada güçlenmiş adeta Osmanlı içerisinde bağımsızlığını kazanacak duruma gelmiştir. Osmanlı’nın bu denli güçlenmesinde etkili olan paşalar, devlete bir noktadan sonra büyük zararlar vermiştir. Özellikle Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa, Osmanlı’nın 1830’lu yıllarda işgal edilmesinden daha çok zarara uğratmıştır. Üstelik bu işgali gerçekleştiren devletin Mısır’da Vali olarak görevlendirdiği bir paşasıydı.1831’de Mehmet Ali Paşa isyan ederek ordusunu Filistin’e gönderdi. Mısır ordusu Osmanlı ile yaptığı üç meydan muharebesinden muzaffer çıktı. Bu sırada Mısırlılar Kütahya’ya gelmişler (1833) kışı Bursa’da geçirmeye hazırlanıyorlardı. Padişah II. Mahmut bu durumda ya Mehmet Ali paşa ile uzlaşacak ya da yabancı yardımına başvuracaktı. II. Mahmut ikinci yolu seçti. O sırada İngiltere ve Fransa birbirleriyle uğraştıkları için bu olup bitenlerle ilgilenmiyorlardı. Bu yüzden Sultan, Rusları yardıma çağırdı. Hem de ünlü atasözünü söyleyerek: ‘’Denize düşen yılana sarılır’’. Rusların yardımıyla Mehmet Ali Paşa geri püskürtülse de, bu yardım karşılığında Ruslar, Osmanlı’dan büyük imtiyazlar elde etmişlerdir.Rusların, Osmanlı Devleti üzerindeki gücünün artması dönemin Küresel Gücü olarak da bilinen İngiltere’yi son derece rahatsız etmiş ve hızlı bir şekilde önlem almaya itmiştir. Bunun akabinde Osmanlı ile İngiltere arasında, 1838 tarihinde Balta Limanı Ticaret Sözleşmesi imzalanmış ve artık Osmanlı İmparatorluğu, İngiltere’nin açık pazarı haline gelmiştir. Osmanlı’nın geleneksel ticari hayatı bu anlaşma ile sona ermiş dersek pek yanlmış olmayız.
Genel
16 Eylül 2016 - 16:24
Denize düşen yılana sarılır
Genel
16 Eylül 2016 - 16:24
Günümüzde genç, yaşlı her yaşta insanın kullandığı bir atasözü olan ‘Denize...
Bu haber 9537 defa okunmuştur.
İlginizi Çekebilir