Bismillahirahmanirrahim. Yaratan Allah'ın adıyla. Sevgili okurlar, geçtiğimiz hafta Şubat'ın 28'idi. O akşam eve gittim ve oturdum düşündüm. O günleri getirdim aklıma, neler yaşandı, neler yaşadık ve neler yaşadım. Tabi müslümanlar olarak, inananlar olarak, ne süreçti o körolasıca 28 Şubat. İnananlara acı çektiren, onlara zulüm eden, hayatlarını karartanların hayatları kararsın. 28 Şubat'larda can veresiceler, sekeratları yıllar sürsün bize o acıları yaşatanların. İmam hatip liselerinde başlarını bağladılar diye, imam hatipliler diye o küçücük kızlarımıza İstanbul Eyüp'te ne dayaklar atmışlardı, üniversitelere alınmayan kızlarımız, kampüslerinde kurulan ikna odalarında inançsızlığa ikna edilmeye çalışılan evlatlarımız, baş örtüsünden dolayı okullardan atılan evlatlarımız, kendi yurdunda inancından kaynaklı başını örtmesi hazmedilmeyen, gavur memleketlerde okumak zorunda bırakılan, öz yurdunda garip evlatlarımız resmi kurumlarda ibadet eden, az buçuk ibadetlerini yerine getirenler, zulümlere, hakaretlere uğrayan kardeşlerimiz, emniyet ve askeri teşkilatlarda inşallah, maşallah demenin bile şu olduğu Allahuekber yani Allah birdir demenin yasak olduğu, kainatın sahibi yüce Allah'ın tanrılaştırılmaya, inananların inançsızlığa zorlandığı 28 Şubat. İnananlara zulüm, baskı, haksızlık, inanmayanların bayramı olan 28 Şubat.
Demirel'in yalancılığının bütün dünyaca bilinmesine rağmen, yazdığım bir yazımda ona yalancı dediğim için zamanın Van Valisi tarafından ne hakaretlere maruz kalmıştım, hiç unutmam. Sarıkamış'ta askeri kışlada bir abimi ziyarete gitmiştim. Namaz vakti girmişti, odanın kapısını kitlemiş, duvardan haritayı indirmiş, üstünde çabucak namaz kılıp kapıyı öyle açmıştık. İstanbul'da bir abimizin astsubay oğlu evleniyordu. Düğün ordu evinde olmuştu, yaşlı, sakallı babası ve çarşaflı annesi çocuklarının bu mutlu günlerinde yanlarında olmak istemişlerdi ama ne çare, 'Buraya sakallı ve çarşaflılar giremez' diye salona alınmamışlardı. Kapıda düğün bitene kadar bekleyip, salondan çıktıktan sonra evlatlarını tebrik etmişlerdi. Ne insanlar, ne değerler, ne kıymetler kaybettik o lanet olası 28 Şubat'ta. Kitaplar yasak, fikirler yasak, düşünce yasak, inancını yaşamak yasak olmasına rağmen kimse kimseyi diktatörlükle, vatan hainliğiyle, ihanetle suçlamıyordu. Çünkü rahmetli Erbakan ve camiası hariç hemen hemen herkes aynı yoldan gidiyordu. Ne zahmetler çekti inanıyorum ve inancımdan vazgeçmeyeceğim diyenler ve biz inanıyorduk, inanıp iman ettiğimiz o din gününün sahibi yüce Allah'ın vaadi vardı 'Dağılmayın, gevşemeyin, topluca Allah'ın ipine sarılın' diyordu. Üzülmeyin, korkmayın eğer inanıyorsanız üstün gelecek olanlar sizlersiniz. Sabrettik, sebat ettik, hamd ettik ve gördük. O Tanrımıza hamdolsunlar kaldırılıp, yerine Allah'ımıza hamdolsun konuldu ya, dünyalar benim oldu.
Askerdeyken 'tanrı' demeyip, 'Allah' dediğim için bir ton dayak yiyip, gözümü askeri hastahanede açmıştım. O günler geldi aklıma. Ordumuz aslına dönmüş, kışlalar Peygamber Ocağı, askerlerimiz Mehmetçik oldu ya, bütün kamu kurum ve kuruluşlarında başörtülü gidilebiliniyor ya, avukatı, savcısı, hakimi, doktoru, hemşiresi, askeri, polisi istediği gibi inancını yaşıyor ya işte şimdi bu düzene destek vermeyip, yanında değil karşısında olanlar, 28 Şubatçıların evlatları yada yandaşlarıdır. Düşüncenin, aklından geçirdiklerinin dahi suç olduğu, bir şiir okumanın dahi hazmedilmediği bir ülkeydik. Nereden nereye geldik. 28 şubatlarda islam ve inananlar bahane edilerek içerden ve dışardan ülkemiz istila edilmişti. İç hainler, dış düşmanlar el ele vermiş, ülkeyi sözde vatanseverlik, kemalizm ve laiklik adına cumhuriyet yürüyüşleri ile, aç kapatlarla tencere tavalarla bitirme noktasına getirmişlerdi. Allah'a hamdolsun imanlı, inançlı kadrolar kolları sıvayınca, Rabbim de yardımını yollayınca işte bu günlere geldik. İnşallah daha iyi günler bizi bekliyor, yeter ki inananlar olarak kardeşliğimizi birliğimizi bozanlara fırsat vermeyelim. Unutmayalım ki zafer inananlarındır ve zafer yakındır. Zalimler içinde yaşasın cehennem! Allah'a emanet olun.
Ben tşk ederim sagolun
Teşekkürler güzel bir yazı olmus