En son söylemem gerekeni en başta söyleyerek başlayayım. Yağlı Buğday çorbası, üzüm hoşafı ve yarım ekmekten oluşan Çanakkale Cephesi yemek menüsü yanlıştır. Bu menü, Birinci Dünya Savaşı esnasında açılan Irak Cephesi’nin yemek menüsüdür. Şunu da ilave etmem gerekir ki; Çanakkale, coğrafi olarak başkent İstanbul’a yakın olmasının da etkisiyle iaşe anlamında diğer cephelere nazaran daha iyi bir durumdaydı. Olmayan bir yemek menüsü yüzünden Çanakkale Savaşı’nda öne çıkarmamız gereken birçok şeyi de atladığımızı belirtmek isterim.
Bugün, Çanakkale savaşı denildiğinde, eskiye nazaran daha bilinçli ve daha anlamlı hareket etmekteyiz. O yüzden savaş esnasında yapılan fedakarlıkları, kahramanlıkları tekrardan hatırlatmak yerine kısaca bu savaşa farklı bir açıdan yaklaşacağım;
Ya Çanakkale geçilseydi.?
İngilizler ve Fransızlar bu cepheyi açmakla ilk hedefleri başkent İstanbul’u işgal etmekti. Böylelikle Osmanlı Devleti savaş dışı kalacak, Almanya’da bir müttefikini kaybederek daha fazla direnemeyecek, boğazlarda kendilerinin yönetimi altına girecekti.
Çanakkale cephesi açıldığında Rusya büyük bir kargaşa içerisindeydi. Bu yüzden müttefiklerinin (İngiltere ile Fransa) desteğine ihtiyacı vardı. İşte Çanakkale’ye asker çıkaran düşman kuvvetlerinin diğer hedefi de, Rusya’ya yardım sağlamak idi.
Çanakkale’yi geçemedikleri için Birinci Dünya Savaşı uzadı, müttefiklerinden yardım alamayan karışıklık içerisindeki Rusya’da Bolşevik Devrimi oldu ve savaştan çekilmek zorunda kaldı. Savaştan çekilmek durumunda kalan Rusya, savaş sonrası için paylaşılan gizli toprak anlaşmalarını da, açığa çıkardı. Bu anlaşmalar; Birinci Dünya Savaşı öncesinde ve esnasında gerçekleşmiş, savaş sonrası yeni dünya düzeni olarak belirlenmişti. Aynı Rusya; Mustafa Kemal önderliğinde, Yunanlılara karşı (arka planda İngiliz ve Fransızlara karşı) gerçekleşen Milli Mücadele’de de Türklere silah ve lojistik desteği sağlamıştır. Kısacası;
Çanakkale geçilemediği için bir savaşın kaderi değişmiştir.
İşte Çanakkale’yi geçip savaş için oldukça avantajlı duruma geçeceğini hesaplayanların hesapları istedikleri gibi gitmedi. Savaş esnasında Bahriye Bakanı olan ve gelecekte İngiliz Başbakanı olarak İkinci Dünya Savaşı’na damga vurmuş olan Winston Churchill’in anılarında; “kaderin adamı” olarak “ Mustafa Kemal’i işaret etmesi aslında neden başarısız olduklarının kısa bir özetidir. Her şeyi hesaplasalar da, ölmeyi emreden bir komutanın askerlerinin, ölmeyi göze alacak kadar vatan uğruna savaşmalarını hesaplamaları tabiki de beklenemezdi.
Aynı şekilde Çanakkale’ye gitmek için gönüllü olan lise ve üniversite talebelerini de hesaplayamazlardı. İstanbul Erkek Lisesi’nden (Sultani) cepheye gitmiş olanların şehit oldukları haberleri okula ulaştığında yas tutulmuş ve sarı olan okulun renginin yanına siyah da eklenmişti. Böylelikle İstanbul Erkek Lisesi’nin rengi ve 1926’da kurulmuş olan İstanbulspor’unda renkleri günümüze kadar sarı-siyah şeklini korumuştur.
Çanakkale savaşı denildiğinde binlerce kahramanlıklar anlatabilir, daha uzun detaylarla o günleri hatırlamaya ve öğrenmeye çalışabiliriz. Ancak sınırlı bir alanda yazıyorsak detaylar yerine, tek bir olguyla size bu savaşı anlatabilirim. Savaşta hiç bulunmamasına rağmen ve savaşı hiç görmeden yazdığı “Çanakkale Şehitlerine” şiiri ile Mehmet Akif bizlere detaylarıyla anlatmaktadır. Şiirinde çok kısa bir yerini kesip sizlere aktarıyorum. Naçizane olarak; her Türk genci-yaşlısı, bu şiiri, bulup sonuna kadar zaman ayırarak okumalıdır.
“Şüheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyada eğilmez başlar,
Yaralanmış tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd'i...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın…”
çanakkale' de ülkemizin bağımsızlığı için canlarını veren kınalı kuzularımızı saygı ile anıyorum. sizlere ve komutanınız mustafa kemal'e minnet borçluyuz. keşke yunan galip gelseydi diyen zihniyeti ve hainleri nefretle kınıyorum. çanakkale şehitliğini her vatandaşın ziyaret edip kendisini bir kere daha sorgulaması gerekiyor. evet, bu vatan bizlere çanakkale'de yatan kınalı kuzularımız sayesinde kaldı. saygı ile anıyorum, onlara minnettarım...............................
Tüm şehitlerimize Allah rahmet eylesin, Vatan size minnettar...