Değerli dostlar, zaman hızla akıp gidiyor. Yurtdışına işgücü göçünün üzerinden tam 60 yıl geçti. Bugün Türkeli ilçe merkezinde olsun bağlı köylerinde olsun yurtdışına göçün izlerini görmemek mümkün değil. Dahası bugünkü kentsel görünümün ortaya çıkmasında da birinci derecede bu göç etkili oldu.
Diğer husus Türkeli bina yoğunluğu olarak artık adım atılamaz hale geldi. Eskiden çayı sınırlayan set ötelendi araya küçük sanayi sitesi girdi, spor alanları ve garaj girdi. Yer kalmayınca güneye (Hamamlı’ya) doğru yapılaşma çay boyu devam ediyor. Doğu-batı yönde mümkün değil çünkü heyelan sahaları buna imkân vermiyor.
Belediye ırmak boyunu düzenliyor, merkezi yönetim ise sahil yolu çevresine yeşil alanlar kazandıracak (tam olarak ne yapacağı belli değil ama iyi bir şey yapmasını umalım). Kısacası betona boğulan ilçe merkezine nefes aldıracak çalışmalar yapılıyor, yapılacak.
Bu arada Hacıağaç yaylası ve ormanlık alanların tanıtımı yapılarak yörede turizm canlandırılmaya, ilçe halkı için alternatif rekreasyon mekânları oluşturulmaya çalışılıyor.
Bunlar önemli gelişmeler. Yeterli mi? Hayır. Bir yerleşme düşünün ki geçmişle bağı yok. Nerden gelmiş nereye gidiyor belli değil. Neydiniz ne oldunuz sorusunun cevabı net değil. Dünyada gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde bu soruların cevabı müzelerde aranır. Özellikle de kent müzelerinde. Bu nedenle müzeler küçük büyük her yerleşmenin adeta birer hafızasıdırlar. Lafı uzatmaya gerek yok Türkeli’nde de bu bir ihtiyaçtır. Bugün girişimlerde bulunulmaz gerekli adımlar atılmazsa yarın geç kalınmış olacaktır.
Türkeli’ne bir müze yapılacaksa bu müzenin asıl içeriği ne olmalıdır sorusunun cevabı bence “yurtdışına göç” olmalıdır. Çünkü ilçemizin günümüzdeki halinin yegâne sebebi yurtdışına göç sürecidir. İlk gidenler 20 yaşında bile olsa bugün o kişiler 80’ini doldurdular. Bu şu demek; hafıza yok olmaya başladı.
Diyorum ki bir an önce bir “kent müzesi” çalışmasına başlayalım. Dört dörtlük olmasa da gelişmeye / geliştirilmeye müsait bir bina bulalım, malzemeleri toplayalım. Göçe katılan ilk gruptan kalanlar ya da onların varislerinden yardım isteyelim. Hatıraları yazalım, getirdikleri hediyeliklerden, eşyalardan kalanları derleyelim.
Unutulmamalıdır ki göç kalıcı hale gelmeye başladı. Herkes emekliliğinde Türkeli’ne gelmeyecek. Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde Türk mezarlıkları oluşmaya başladı bile. Bu süreç hızlanarak devam edecek.
Diyorum ki, daha geç olmadan müze faaliyetlerine başlayalım. Bu müze Avrupa ile Türkeli (dolayısıyla Türkiye) arasında bir köprü olsun. Yarın bir gün Batı Karadeniz turuna çıkanlar da dahil, yurtdışından turist gibi gelip giden eski hemşehrilerimize, kesin dönüş yapmış olanların kendileri ve torunlarına bu göç süreci ve bu süreçte yaşananları gösterelim. Bu yönü ile Türkeli Türkiye’ye örnek olsun. Bu müze Türkeli’ne has olsun, Türkeli bu müzesiyle Türkiye’de tek olsun.
Var mısınız?
Ağzına sağlık hocam güzel fikir geldiğinde görüşelim hocam
Teşekkürler güzel bir konuya değinmişsiniz. Geçmişini bilmeyen geleceği yönlendiremez.