Başlık size biraz uzun gelmiş olabilir. Fakat bu üç konunun birbiriyle yakın ilgisi var.
Önce birincisinden başlayalım. Mavi Balina isimli bilgisayar oyunu gençleri kendine bağımlı hale getiriyor ve ardından verdiği komutlarla onları intihara yönlendiriyor. Konu güncel olduğu için daha fazla bilgi ve ayrıntılara basın-yayın ve internet ortamından bakılabilir.
İkinci husus bilgisayar oyunları. 1990’ların başlarında ilk çıktıklarında araba yarışları ve Hugo gibi oldukça masum olan oyunlar giderek şiddet içerikli hale geldi. Günümüzde bilgisayar oyunları bağımlılık yapmaları bir yana, elde silah sürekli adam öldürerek puan toplama var. Kaybetmek yok hayatta kalmak (oyunu sürdürmek) için sürekli öldüreceksiniz. Buna televizyonlardaki şiddet içerikli film ve diziler de eklendiğinde gençlerimiz inanılmaz bir şiddet sarmalı içine girmiş durumda. Sabahtan akşama evlerdeki genç odalarında, internet kafelerin izbe köşelerinde bilgisayarlar başında saatlerce adam öldüren gençlerin bu oyunların başından kalktıklarında nasıl bir ruh halinde olduklarını bilmiyoruz. Araştırma gereği de duymuyoruz. Vietnam savaşından dönen ABD askerlerinin yaşadıkları sendromu hatırlayalım. Savaşta sürekli adam öldüren askerlerin ABD’ye döndüklerinde nasıl bir davranış sergiledikleri birçok araştırma ve filme konu oldu ama, şiddet içerikli bilgisayar oyunlarının etkileri henüz çok yönlü olarak ortaya konmuş değil.
Norveç ve ABD örneklerinde olduğu gibi; okul tarayan, rasgele ateş eden, arkadaşlarını öldüren öğrencilerin hangi ruh haliyle bunları yaptıkları adı geçen ülkelerde en güncel konulardan biri. Buna bir de silahlanmanın serbest olması eklendiğinde Batılı ülkeler bugün her an bir kabusla karşı karşıya kalma endişesiyle yaşıyor.
Şimdi gelelim üçüncü konuya. Bazen duyarız; gençler köy oyunları hakkında proje yapmışlar üstelik AB de bunları desteklemiş. Ya da filanca okul öğrencilerinin yaptığı çelik-çomak, yakar top vb (çocukluğumuzdan bildiğimiz, bugün için bize çok basit gelen) sokak oyunları AB tarafından yılın projesi seçilmiş.
Bugün bize basit gelen bu oyunların başlıca özellikleri neydi bir hatırlayalım. Birkaç arkadaş oyun kuruyorsunuz, yandıkça çıkıyorsunuz. Yanan kıyameti koparmıyor, oyundan çıkarıldım diye kendini yerlere atmıyor. Oynaya oynaya anlıyor ki yenmek yenilmek de bir oyun. Yenilince hayat sona ermiyor, o an yaşanan mahcubiyet dışında bir cezası yok. Üstelik herkes yanıp oyun bitince oyun tekrar kuruluyor, hiçbir şey olmamış gibi bu sefer yanan yanmayanı yenebiliyor. Derken akşam oluyor enerjisi boşalmış olarak herkes evine gidiyor. Yarın başka bir gün ve yeni oyunlar kurulacağı için küsme yok, darılma yok, kin yok husumet yok.
Sonuç olarak Batılı ülkeler diyor ki; “bizim çocuk oyunlarımız artık yok, çocuklar odalarında bilgisayarların başında sürekli adam öldürüyor, yenilmek yok, hep yenmek üzere beyinleri şiddete kodlanıyor, sokağa çıkıp okula gittiğinde de arkadaşlarını öldürüyorlar. Çaresiz kaldık, korku içinde yaşıyoruz. Siz ey Türkiye’dekiler, siz henüz tam şehirleşmeden, bizim yaşadıklarımızı yaşamadan, geçmişten günümüze çocuklarınızı mutlu eden, yenmeyi-yenilmeyi, paylaşmayı öğreten, şiddet içermeyen oyunlarınızı ne olur kayda geçirin. Bizim onlara acil ihtiyacımız var. Bugün çocukları bilgisayarın başından kaldırsak, internete yasak getirsek yerine ne koyacağız, bu çocukları nasıl rehabilite edeceğiz, yeni yetişen gençleri şiddetten nasıl uzak tutacağız? Derdimiz büyük. Ne kadar isterseniz (proje yapın) parasını verelim, destekleyelim”.
Evet, bugün geldiğimiz duruma tekrar bakalım. Şiddet içermeyen çocuk oyunlarımızı hızla kaybediyoruz. Çocuklarımız sokaklardan çekildi, güvenlikli sitelerin (!) apartman dairelerinde, anne babanın izinsiz girmelerinin yasak olduğu (!) içerden kilitli genç odalarında ya da internet köşelerinde şiddet içerikli oyunlarla baş başalar. Denetim yok, söz geçiremiyoruz. Ne oynadıklarını, ne yaptıklarını takip etme şansımız yok. Bugün Mavi Balina gibi oyunlar gençlerimizi intihara sürüklediklerinde haber konusu oluyor, sonra unutuyoruz. Yarın bir gün (Allah korusun) bu oyunların etkisinde kalarak tıpkı ABD’deki gibi sokakta veya okulda arkadaşlarını öldürmeye teşebbüs etmeyeceklerinden emin miyiz? ABD’deki gençler bu duruma nasıl geldi? Aynı oyunları oynayan bizim çocuklarımızın aynı davranışları sergilemeyeceklerinin bir garantisi var mı?
Problem çok büyük, farkında mıyız?