Şerafettin Çetinkaya'nın Kaleminden...
Bu yazımızda Kastamonu ilçeleri tarihine ışık tutacağını umduğum bir belgeyi yayınlayacağım.
Kastamonu Tarih boyunca çeşitli millet ve medeniyetlerin bulunduğu önemli bir tarihi şehir. Tarihi belgeler de bu medeniyetlere hizmet ederler. Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi’nde Kastamonu’ya bağlı Çatalzeytin ilçesinin Ermeniler tarafından basılmasına dair bir şâyia’ya dair ilginç bir belgeyi yorumlayacağız.
Bilindiği üzere Türkler Anadolu’ya yerleştikten sonra burada tarihe geçen devletler kurmuşlardı. Anadolu Selçuklu Devleti, çeşitli Anadolu şehirlerinde kurulmuş olan Beylikler ve özellikle de Osmanlı Devleti bunun en önemli örnekleridir. Osmanlı Devleti sınırları içerisinde Türkler genel nüfusu oluşturduğu gibi önemli sayıda gayrı müslim nüfus da bulunmaktaydı. Özellikle Rumlar ve Ermeniler gayri müslim tebanın ileri gelenleriydi. Osmanlı Devleti’nin askeri ve ekonomik anlamda güçlü olduğu dönemlerde gayri müslimlerle ilgili önemli denebilecek isyan hareketleri olmadı. Hatta Ermeniler için “millet-i sâdıka” ifadesi onların Osmanlı’ya bağlılıklarını gösterir sadece basit bir örnektir. Ama ne zaman ki Osmanlı’nın Avrupa ve Balkanlarda askeri yenilgileri ve toprak kayıpları başladı; o zaman bu isyanların sayısı arttı. Askeri anlamdaki hezimetler beraberinde ekonomik anlamda da önemli sıkıntılara sebebiyet verdi. Konumuzla alakalı olmasından dolayı Ermenilerin isyan faaliyetlerine temas etmek istiyorum. Osmanlı Devleti’nin son yüzyılında savaştığı ve kendisini bir hayli yoran Çarlık Rusya’sını hatırlayalım. 93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 tarihlerinde gerçekleşen Osmanlı-Rus savaşında Ruslar hem batıdan hem doğudan saldırdılar. Doğuda ilk kez Ermeniler Rusların bu saldırısından cesaret bularak Osmanlıya karşı isyan ettiler. Türk köylerini basarak doğudaki birçok illerimizde katliama giriştiler. Bu katliam sadece doğu bölgelerimizle de sınırlı değildi aslında. Ermeniler Karadeniz’de de taşkınca faaliyetlerde bulunuyorlardı. Hatta bununla alakalı olarak “Minasoğlu” adlı Ermeni çetesinin faaliyetleri bilinmektedir. Ayrıca Ermeni çetelerin Karadeniz’deki faaliyetlerine dairSinop Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi’nde yayınlanan Derya Demirel’e ait olan, Ermeni Çetelerinin Çarşamba Kazası’ndaki Faaliyetleri ve Alınan Tedbirler (1894-1898) adlı makale Canik bölgesi olarak adlandırılan Samsun ve civarındaki Ermeni çete faaliyetlerine detaylı olarak değinmektedir. İşte Karadeniz bölgesindeki Rum ve Ermenilerin bu taşkınlıkları sebebiyle Mustafa Kemal 9. Ordu müfettişi olarak bölgedeki huzur ve sükûnu sağlamak amacıyla Samsun’a gönderilmiştir. Bu görev kapsamında kendisine çetelere dair verilen talimatlar bilinmektedir.
Bu konuya dair Mustafa Kemal Atatürk’ün nutuktaki ifadeleri şöyle “Ülke’nin her tarafında Hıristiyanlar gizli, açık, özel istek ve amaçlarının gerçekleşmesini sağlamak ve devletin bir an önce çökmesi için çalışıyorlar. İstanbul Rum Patrikhanesi’nde kurulan Mavri Mira, Yunan Kızılhaçı ve Resmi Muhacirin Komisyonu, Mavri Mira heyetinin çalışmalarını kolaylaştırmakla görevli. Ermeni Patriği Zaven Efendi de Mavri Mira heyetiyle fikir birliği içinde çalışıyor. Ermeni Hazırlığı da tamamen Rum hazırlığı gibi ilerliyor. Trabzon, Samsun ve bütün Karadeniz sahillerinde oluşturulmuş ve İstanbul’daki merkeze bağlı Pontus cemiyeti kolaylıkla ve başarıyla çalışıyor.
…
Yazımıza konu olan İlçemiz Çatalzeytin; Osmanlı döneminde Kastamonu sancağına bağlı Ginolu kazası olarak adlandırılmakta idi. Nüfus kayıtlarında Ginolu’nun komşu kazası olan Ayandon kazasının (bugünkü ismi Türkeli ilçesi) Osmanlı dönemi nüfus kayıtlarına baktığımız zaman gayri müslim nüfusun (Rum nüfus mevcut Ermeni yok) mevcut olduğunu rahatlıkla görmekteyiz. Bu yayınladığımız belge, Rumi 1313 Miladi 1897 tarihleri Canik bölgesinde meydana gelen Ermeni çete olaylarıyla aynı tarihe denk gelmesi bakımından önemlidir. Dolayısıyla belgeye konu olan Ermenilerin Çatalzeytin’i basması hadisesinin sadece bir ihbardan ziyade gerçekliğinin olma ihtimali de vardır. Ancak bu ortaya çıkacak yeni belgelerle aydınlatılmadığı sürece bir duyumdan öteye gitmeyecektir. Olaya konu olan Devlet Arşivleri Başkanlığında 208-88 yer numaralı, Rumi 23.02.1313 tarihli belgenin birinci kısmına konu olan ihbar telgrafının günümüz türkçesine çevirisi aşağıdaki gibidir.(1)
Telgrafnâme
Muhâberât-ı Telgrâfîden dolayı devlet hiçbirgün mesuliyet kabul eylemez
Geldiği mahal: Kastamonu
Mürsel-i ileyhâ olan mahal: Sâhiliye
Numero: 6189
Sene: 313
Memur-ı nöbet: Nâzım
Gâyetmüsta‘celdir
Dâhiliye nezâret-i celîlesine
Akşam çatalzeyünduyûn-ı umumiye şems-i sabah memurundan olduğu dünki mektubda altıyüz nefer ermeni’nin ayandonu bastığı aks iderek güllüsuya kadar geldiği güllüsudan çatalzeytüne bir saat mesâfesi işbu mektûb dün saat altıda çatalzeytün’den çıktığı bu haberi çatalzeytine götüren adamın at çatlatana dek geldiği iş‘âr edildiği beyanıyla rapor yetiştirilmiş İnebolu kâim makamlığından gece kumandanlık vekâletiyle bi’l-müzâkere alınan telgrafta bildirilmekle debboy efradından on topçu efradından yetmiş nefer bir zâbıt tabur ağası maiyetiyle sinobdaki vapur-ı hümâyuna irkâbenmahall-i mezkûra sevk ettirildiği ineboludaki jandarma efrâddan bir miktarının bir laz kayığa bindirilerek pûşe vapuruna bend ettirilerek gece yola çıkarılmış olmuş ve geçende de şu sırada yekdiğerini takib şâyiâtının arz olduğu vecihle…
Bu belgede görüldüğü üzere duyûn-ı umumiye nöbet memurunun “gayet müstaceldir” yani son derece acildir başlıklı telgrafta altı yüz nefer Ermeni’nin Ayandon’u yani Türkeli ilçesini bastığı haberinin acil şekilde Çatalzeytin’e haber verilmesi ve İnebolu kaymakamlığına bildirilmesi üzerine buradan kayıklara asker bindirilerek ve askeri teçhizatlar alınarak alınan önlemler bildirilmiştir. Çatalzeytin ve Türkeli arasının on kilometre mesafede yakın olmasından dolayı bu olayın çatalzeytine ulaşıp ulaşmadığı bilinmemektedir.
İkinci belgede ise olaya dair dönemin Kastamonu valisi Refik Bey’in talimatları ve görüşlerini görmekteyiz.
…
Ayandon Ayancık
Kazasında asla ermeni bulunmayub ol kadar Ermeni’nin hâricden birleşerek bir araya gelmeleri baîdü’l-ihtimâl şu şâyianın sıhhat-i hakikatten ‘ârî olacağı kaviyyen melhuz ve sâye-i kudret vâye-i hazreti pâdişâhîde vilâyetin her tarafında âsâyişberkemâl ise de teâküb iden şu şâyiâtınbir maksad üzerine olması ihtimaline ve karîn-i sıhhat isetedâbir-i ihtiyâdîdensevkiyyât icrasına mecburiyet elvermiş olmuş olacağı ve şimdiye kadar sıhhatine dâirmalûmâtiçün orada telgraf olmadığından sinob İnebolu ile muhâbere üzere bulunmakta olduğu cihetle alınacak malûmâtın derhal teyidi arz kılınacağı maruzdur fermân
Fî 23 nisan sene 313
Kastamonu vâlisi refik
…
Belgede görüldüğü üzere Vali Refik Bey o kadar civarda o kadar Ermeni’nin bulunmadığından ve birleşerek böyle birşeye kalkışmalarının da mümkün olmadığından bahsediyor. Ama buna rağmen durumun teyit edilmek üzere araştırılıp gerekli tedbirlerin de alınacağını belirtmekte. Kastamonu valisi bu haberi aldığında canik bölgesindeki durumdan ne kadar haberdar olduğuna dair detaylı bilgimiz olmadığından vali’nin bu konudaki tavrını yorumsuz bırakacağım. Ama döneme ve bölgeye dair verilere baktığınızda ve Karadeniz havalisindeki Ermeni çete faaliyetlerine baktığınızda bu haberlerin asılsız olamayacağı ciddiyetle önlem almayı gerektirecek duyumlar olduğunu da belirtmek isterim. Bu vesileyle yazımı bitirirken ilimiz tarihine dair böyle bir belgenin araştırmacılara katkı sunacağına inanıyorum. Bir başka yazıda görüşmek ümidiyle…
Tebrik ediyorum Celal abimin hatırası Yunus’um. Bu tarihi olayları Türkeli’li hemşehrilerim umarım itina ile okurlar. Selamlar canım
Emeğinize sağlık. Güzel bir yazı olmuş.