Türkeli ve Çatalzeytin ilçelerinde yaşayıp, yaşı ortayaş veya üzerinde olanlar Elvide Anayı tanırlar.
Elvide Ana, başında kat kat eşarbı, üzerinde kat kat yırtık pırtık elbiseleri ve ayağında çoğunlukla eskimiş lastik ayakkabılarıyla ilçemizin sahil boyunca yürüyen meczup, yaşlı bir kadın idi. Gün boyu yollarda, dağlarda, kırlarda arkasında bir düzüne irili ufaklı köpekle birlikte yaşardı.
Çayağzı’ndan ilçeye girişi, sahil boyunca yürüyerek ilçemizden çıkışı neredeyse önemli bir olay olurdu. İşyerlerinde, resmi dairelerde çalışanlar bir müddet için işlerini bırakırlar ve dikkatli gözlerle Elvide Ana’nın geçişini izlerlerdi. Onunla sohbet etmek isteyenler, ya da bakla falına baktırmak isteyenler yolunun üzerinde bekler, ya evlerine ya da evlerinin bahçelerine davet ederlerdi.
Fotoğraf : Foto Zafer Arşivi
Elvide Ana çocukluk ve ilk gençlik yıllarımda beni en çok etkileyen isimlerden birisi olmuştur. Babamla birlikte çalıştığım çay bahçesinde her geçişinde onu dikkatlice izler, gözden kaybolana kadar ardı sıra bakardım. Çünkü o, ortaokul ve lise çağlarımda Türkçe ve Kompozisyon derslerinde konu olarak seçtiğim bir şahsiyetti. Gerek tasvir olarak, gerekse sohbet olarak devamlı ondan bahseder arkadaşlarımın da beğenisiyle ders öğretmenimden güzel notlar alırdım. Gerçekten yaşantısı ve yaşantısının tam tersi konuşmalarıyla dikkati çeken değişik ve ilginç bir insandı. Kendisinden isteyenlere dua ettiğini ve duasının da kabul gördüğünü duymuştum.
1972 yılında bir yaz günüydü. Yine çay bahçesinde babamın yanında yardımcı olarak çalışıyordum. Kastamonu Abdurrahmanpaşa lisesini bitirmiş ve üniversite imtahanlarına girmiştim. Eczacı olmak istiyordum.
Elvide Ana yine çevresinde bir düzüne köpekle uzaktan görünmüştü. Çay bahçesinin yanından geçmesini bekledim. Geldiğinde de çay ikram etmek üzere davet ettim. Bir bardak çay ve beraberinde de ekmek istedi. Getirip ikram ettim. İstiyordum ki, imtahandaki başarım için bana dua etsin. Fakat dua etmedi. Duasını almaya muvaffak olamadım.
Aradan bir müddet zaman geçti. Yazın kuru ve sıcak günleri bitmiş sonbahar günlerinin ılık ve yağmurlu günleri başlamıştı. Gecenin geç saatlerinde çay bahçesinin küçük büfesinin kapanış temizliğini yapıyordum. Hava oldukca serinlemişti. Sağanak yağmur yağıyordu. Aniden köpek sesleriyle irkildim. Bir kaç dakika içersinde büfenin etrafını köpekler çevirmişti. Elvide Ana çay bahçesinin giriş kapısından içeriye girerek büfeye doğru yürümeye başladı. Oldukca ıslanmıştı. Lastik ayakkabılarının içersinden yağmur suları taşıyordu. Büfeye geldi. Hemen sıcak çay ikram ederek, masa örtüleriyle kurulanmasını tavsiye ettim. Ayrılırken de büfenin kapısını açık bırakmamasını tembihleyerek evimizin yolunu tuttum.
Aradan seneler geçti. Hem mekan hem de ülke değiştirdim. Ancak öğrencilik ve öğretmenlik yıllarımdaki, gerek okuma gerekse yazma alışkanlıklarım değişmedi. Yazıp okuduklarım da genellikle Türk Dili ve Türk Edebiyatı üzerine oluyor. Şiir oluyor,hikaye, roman oluyor, makale oluyor.
Bu arada da İsviçre’deki Türk Edebiyatına katkı olması düşüncesiyle yazdığım şiirlerimi “Oltenden Esintiler” isimli şiir kitabımda yayımladım. Şiir kitabımda Elvide Anayı unutur muyum? Unutmadım… Onun hakkında da yazdığım ‘Elvide Ana’ başlıklı şiirime kitabımda yer verdim:
Açılan eşarbından görünür başı,
Gözünden süzülen yaş eritir taşı,
Belki kırkdokuzdur, ellidir yaşı..
Elvide Ana, Elvide Ana,
Söyler misin bize, ne oldu sana?
Mart ayı içinde Nezahat Dil Okulu’nun davetlisi olarak Winterthur’a gittim. Orada yöneticilerin de istekleri doğrultusunda şiir kitabımın tanıtım konuşması yaptım. Kitabımın tanıtım konuşması esnasında okuduğum şiirlerden bir tanesi de bu ‘Elvide Ana’ başlıklı şiirim oldu. Gerek yöneticiler gerekse diğer dinleyiciler’ çok güzel, çok renkli bir konuşma ve tanıtım oldu’ diyerek teşekkür ettiler.
Şimdi, hikaye çalışmalarımı da sonuçlandırmak ve kitap halinde yayınlatmak aşamasındayım. Hikaye kitabımda da Elvide Anayı unutmadım. Onun çilekeş hayatı hakkındaki düşüncelerimi hikaye dokusu çerçevesinde yazıp, anlatmaya çalıştım. Umarım ben Elvide Anayı tanıtıp, anlatmaya çalışırken ; Elvide Ana da, ilçemizin tanıtımında bekleyip ummadığımız bir katkı sağlar. Yazımı aynı şiirimin son kıtasıyla bitiriyorum. Hepinize İsviçre’den selamlar, sevgi ve saygılar..
Bir kez daha gelip bize görünsen,
Bugün bayram ‘deyip, elin öptürsen,
Hayatın sırlarını aşikar etsen…
Elvide Ana, Elvide Ana,
Söyler misin bize, ne oldu sana?
Kemal Yıldırım
Çatalzeytin Mektubu / Nisan 2010
‘Elvide Ana’başlıklı yazımı,”Türkeli’nin Sesi”gazetesinde yayınlayan arkadaşlarıma teşekkür ederim. Gerçekten Elvide Ana gerek Çatalzeytin”de gerekse Türkelinde ‘haliyle’ bilinen ve unutulmayan şahşiyetlerden birisidir. Onun “hali’kadar hemşehrilerimizin ona olan ilgisi, gerek yemek ikram etmekteki, gerekse giysi temin etmekteki gayretleri unutulmamıştır. Elvşde Ana’yı Rahmetlerle ve dualarla anıyoruz. Kemal Yıldırım-İsviçre
Hocam kaleminize, yüreğinize sağlık.
Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun. Onu bu hallere düşürener düşünsün.