İlim tahsili yapmak bütün Müslümanlar için bir görevdir. Özellikle her bir Müslüman’ın kendine yetecek kadar dini bilgi edinmesi yani: Hak ile batılı, haram ile helâlı birbirinden ayırt edecek, ibadetlerini yerine getirecek kadar ilmihal bilgisine sahip olması ise dini bir zorunluluktur.
Nitekim Sevgili Peygamberimiz: ‘İlim tahsili yapmak kadın- Erkek her Müslüman’a farzdır’.(Miştakül Mesabih 1/233) ‘Kişinin öğrendiği faydalı bir konu, bana bin rekât namazdan daha sevimlidir.(Tergib ve Terhib 1/131)
‘İlim Müminin kaybolmuş bir malıdır. Her nerede bulursa onu alır.’(K.Sitte 11/493). ‘İlim öğrenirken ölen kimse şehit olur’(Rergib ve Terhib 1/132). ‘İlim talebi için yola çıkan kimse dönünceye kadar Allah Yolunda sayılır’. (K.Sitte 11/493)
İşte Yüce dinimiz İslam’ın ilme ve ilim adamına verdiği bu büyük değer sebebiyle Müslümanlar hem dini ilimlerde hem de fenni ilimlerde asırlarca bütün dünyaya örnek olmuşlardır. İlme saygılı batılı ilim adamlarının da kabul ettiği gibi bu gün ki tekniğin kurucusu ne Yunanlılardır nede Romalılardır. Bugün ki medeniyetin kurucusu Müslümanlardır. Bu gün ki tekniğin temeli olan Fizik, Kimya, Matematik, Astronomi, Cebir, Tıp, Tarih ve Coğrafyayı kuran Müslümanlardır.
Örneğin Tıp İlminin kurucusu ‘El Kanun Fıt Tıp’ adlı eseri ile Tıbbın sultanı unvanını kazanan ve Tıp dünyasına 700 çeşit ilaç hediye eden ve bu kitabı 600 sene başta Fransa ve Belçika Üniversiteleri olmak üzere Avrupa Üniversitelerinde ders kitabı olarak okutulan İbn-i SİNADIR.(D.980. Ö.1037)
Tıp dünyasında ilk mikrobu bulan ve Madde tül Hayat adlı eserinde bunu belirten Akşemseddin dir. Pastör ondan tam 400 sene sonra mikroptan bahsedebilmiştir.
İslam Dini ilme çok önem vermiştir diyoruz. Çünkü ilim olmayınca hiçbir şey olmaz. İlim ilerledikçe dinimizi daha iyi öğrenmiş oluruz. İlim sahibi yaptığı ibadeti bilinçli yaparak hem halka hem de hakka hizmet eder.
İlme ve Âlime saygı ve hürmet hem dinen, hem ahlaken hem de insani olarak bir görevdir.
‘Bana bir harf öğretenin kölesi olurum’ diye Hazreti Ali, Âlimin atının ayağından kaftanına sıçrayan çamuru şeref kabul eden Yavuz Sultan Selim gibi niceleri ilme ve ilim adamlarına karşı daima saygılı olmuşlardır.
Bizlerde bize doğruyu, güzeli öğreten hocalarımıza- Öğretmenlerimize hak ettikleri saygıyı gösterelim. Toplum düzeni herkesi layık olduğu yere koymakla sağlanır. Âlimlerini küstürmüş olan toplumlar kendilerini cahillerin arasın da bulurlar.
Hanefi Mezhebinin Kurucusu İmam-mı Azam: Hocası Hammad’a karşı son derece saygılıydı. Hatta hocasının çocuklarına hatta onun yakınlarına bile saygı gösterirdi. Hocasının vefatından sonra şöyle demiştir: Hocam Haammad vefat edeliden beri kıldığım namazların sonunda ailemle birlikte ona dua ederim. Daha hocamın evi tarafına ayağımı uzatıp yatmadım.(İ.Azamın İbadet Hayatı 46, 183) Ne diyor Peygamberimiz: ‘İlim öğrendiğiniz kişilere saygılı olun’.(K.Hafa. HadisNo:1751)
‘İki kimseye gıpta edilir: 1- Kazandığını Allah yolunda harcayana. 2-İlmi ile amel eden ve başkalarına öğretene.
24 Kasım Öğretmenler günü nedeniyle tüm Öğretmenlerimizi saygı ve sevgi ile selamlar, o mübarek ellerinden hürmetle öperiz.