24 Kasım 2016 tarihinin Öğretmenler Günü olarak kutlanması münasebetiyle yazımızın konusu da "Öğretmenler Günü" olacaktır.
24 Kasım 1928, devletin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün Millet Mektepleri'nin Başöğretmenliği'ni kabul ettiği gündür. Bakanlar Kurulu Mustafa Kemal Atatürk'e Millet Mektepleri Başöğretmenliği sanını 11 Kasım1928'de vermiş ve bu san 24 Kasım'da Millet Mektepleri Talimatmamesi'nin yayınlanması ile resmileşmişti. Bu 1981 yılında başlamış bir uygulamadır.
Öğretmen demek; öğreten adam demektir. Öğreten adam derken sadece çarpma, toplama, bölme öğreten değil, çocuklarımıza hayatı boyunca lazım olacak olan ahlak, terbiye, edep, küçüklere saygı, büyüklere sevgi vb. gibi konuları da öğreten insanlardır. Öğretmen demek anne demektir, öğretmen demek baba demektir, öğretmen demek kardeş demektir, öğretmen demek arkadaş demektir, velhasıl öğretmen demek geleceğimizin rotası, sigortası demektir. Öğretmenlik mesleği kutsal bir meslektir. Peygamberimiz bir hadisinde, "Ben öğretmen olarak gönderildim" buyurmuşlardır. Buradan da anlaşılıyor ki öğretmenlik kutsal bir meslekmiş. Yüce kitabımız Kur-an-ı Kerim'de Allah'ü Teala, "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olurmu" buyurmuştur. 2012'de emekli olduktan sonra üç sene çeşitli okullarda dini derslere girdim, o heyecanı, o şevki, o zevki yazılarla anlatmak mümkün değildir. Diyebilirim ki o üç sene ömrümün en güzel günlerinden biri olmuştur. Halen öğrencilerimin benden selamı kesmemesi, çarşıda, pazarda, sokakta gördüğüm zaman, "Hocam nasılsınız" deyip ellerime sarılmaları, doğum günümü benim takip edemememe rağmen akşamleyin zile basıp ellerinde koca bir pasta ile "Hocam biz geldik" demeleri Dünya'yı versen satın alamayacağın en güzel anlar, anılardır.
Burada kısa bir anımı anlatmadan geçemeyeceğim. Öğrencimin bir tanesi ile bir not olayından dolayı aramızda az bir kırgınlık olmuştu. Hayli zaman sonra o okulun önünden geçiyor idim. Öğrenci önüme durdu ve "Hocam sizden özür dilemek ve sizinle barışmak istiyorum" dedi, "Hayrola, neden" dedim ve olayı anlattı. Başını okşayarak, "Ben sana zaten darılmamıştım ki" dedim ve sevinerek gitti. Öğretmenlik böyle bir şey işte.
Yine öğretmen kardeşlerimin bana gösterdiği o anlayış, saygı, sevgi, samimiyet ve yardımda öğretmenlik mesleğinin ayrı bir tarafı, ayrı bir güzelliği idi. Bu anlamda bebekliğimizden itibaren bize ilk bilgileri öğreten anne ve babamız da birer öğretmendir. Bizlere dini bilgileri öğreten hocalarımız (imam) da birer öğretmendir.
Bizlere bunca bilgileri öğreten, öğretmenlerimize bizde saygı ve sevgide kusur etmemeliyiz. Elimizden gelen yardımı göstermeliyiz. Büyük isek sevgimizi, küçük isek saygımızı göstermeliyiz. Arada okullara giderek hem çocuklarımızın durumunu, hem de öğretmenlerimizin hal ve hatırlarını sormalıyız. Öğrencilerimizde okullarda okul kurallarına uyarak, derslerde öğretmenlerini dinleyerek, onlara yardımcı olmalıdır. Öte yandan, hasta ve yaşlı olan öğretmenlerimizi ziyaret ederek, öğretmenler gününü kutlamalı ve hastalara Allah’tan acil sifalar, yaşlılara uzun ve hayırlı ömürler dilemeliyiz.
Bu vesile ile tüm öğretmen kardeşlerimin öğretmenler gününü kutlar, halen görevi başında olan öğretmenlerimize derslerinde başarılar, hasta olanlara acil şifalar, vefat edenlere de Allah'ü Teala'dan rahmet diliyorum.
Meslek hayatımda para almadığım tek şahsiyetler öğretmenlerdir . Hakları ödenmez . Çok güzel bi yazı olmuş amca .
Okuldan mezun olalı hayli zaman oldu biz de her gördüğümüzde hocalarımızın ellerini öper hayır dualarını alırız.Çok güzel bir yazı eli öpülesi hocamızdan Allah razı olsun.
Tebrik ediyorum.öğretmenin önemini bu yazıyı okuyunca daha iyi anlıyor insan.