Bilindiği gibi dinimizde ibadetler bedeni, mali, hem dedeni hem mali olmak üzere başlıca üç bölümde mütala edilmektedir. Bedeni ibadetlerimiz namaz, oruç, mali ibadetler zekat, hem mali hem bedeni ibadetimiz ise Hac'tır.
Zekat hicretin 2. senesinde oruçtan önce farz kılınmıştır. Zekatın lügat manası, temizlenme, artma ve gelişmedir. Şer-i manası ise; Bir malın muayyen bir miktarını, muayyen bir zaman sonra muhtaç ve fakir insanlara, Allah rızası için vermektir. Bu vecibe akıl, baliğ, hür, borcundan ve zaruri ihtiyaçlarından başka üreyerek artan, yıllanmış (üzerinden bir sene geçen) mal ve servetten zengin müslümanlar üzerine farzdır.
Her organın kendisine mahsus ibadeti ile şükrünü eda vacip olduğu gibi, kazanmış olduğu malın şükrünü eda da zekat ile mümkün olmaktadır.
Zekat ibadetinin, insanı cimrilik hastalığından korumak, fakir ve zengin kaynaşmasını sağlamak, toplumu fakirlikten kurtarmak, mali nimetin şükrünü eda ve Allah yolunda çarpışanları takviye gibi bir çok hikmet ve gayeleri vardır. Zekatlarını alenen vererek başkalarına örnek olunmalı, sadakaları da gizli vererek fukaranın yardımına koşulmalıdır.
Öyle zengin insanlar vardır ki malının zekatını vermemiş, öldükten sonra bütün serveti varislerine kalmış ve ona ancak o malın mesuliyeti kalmıştır. Zekat insanı ve cemiyeti dünya ve ahiret müsibet ve azaplarından korur, şefkat, merhamet ve yardımlaşma gibi ahlaki güzellikleri canlandırır. Peygamerimiz (s.a.s) bir hadislerinde "Malının zekatını ödersen, muhakkak ki onun şerrini kendinden uzaklaştırıp, gidermiş olursun"(1) buyurmuşlardır.
Zekatın verileceği yerler, tevbe suresinin 60. ayetinde belirtilen fakirler, miskinler, zekat memurları müellefe-i kulub, köleler, borçlular, Allah yolunda cihad edenler ve yolda kalmış yolcular olmak üzere sekiz sınıf olarak belirtilmiştir. Allah'u Teala bir ayet-i kerimede "Zekatlarını verenler, korktuğundan kurtulup, umduğuna nail olmak suretiyle felaha ulaşırlar."(2)
Netice olarak zekat, sosyal bir yardımlaşma ve dayanışma olması nedeniyle toplum fertlerinin birbirlerine şefkat, sevgi ve saygı bağlarıyla bağlanmasını sağlar. Aralarındaki kıskançlık ve düşmanlık duygularını yok ederek, zenginlere Allah'a şükretmeyi ve fakirlere şefkati, fakirlere de minnet esirliği altında kalmamak için çalışma azmi ve gayretini aşılar. Ayrıca kendilerine ihsanda bulunan kimselere karşı da hayır dua da bulunmayı öğretir. Bütün ibadetlerde olduğu gibi zekat ibadetinde de, Allah'ın rızasını kazanmaktan başka bir maksat olmamalıdır, yoksa yaptığımız yardımlar bir hiç olmasın.
Allah'u Teala şimdiden yaptığımız ve yapacağımız yardımları kabullerin en güzeli ile kabul eylesin.(Amin)
1-A.g.e.,1/17
2-El-A’la suresi.14
İnşallah kimse cimrilik yapmadan bu görevi yerine getirmeyi nasip eder yaradan Allah....