İslamın temel kurumlarından biri olan cami İslam düşüncesinin gelişmesinde, dinin yayılmasında ve gelişmesinde son derece önemli rol oynamıştır. Cami, islamın en büyük sembollerinden biridir. Bir beldenin Müslüman cemiyeti olduğu hemen orada yükselmiş olan camilerden ve minarelerden anlaşılır.
Cami; toplayan, toplayıcı demektir. Beş vakit namazda Cuma ve Bayram namazlarında müminleri bir araya topladığı için bu isim verilmiştir.
İnsanların akın akın Yüce Allah'ın huzuruna boyun bükerek, ağlayarak, Allah'ın rahmetini umarak, onun divanına durmalarını sağlayan, insanları birbirine bağlayan, cemaat şuurunu geliştiren camileri yapmak ve onları ayakta tutmak kadar önemli ne vardır.
Camide cemaat olmak ise başlıbaşına bir insan kalabalığı değil, bir bilinç ve irade eylemidir. Peygamberimizin belirlediği kurallara uymayı ve belirli bir disiplini gerektirir. Ülkemiz camilerinde saf düzeni, temizlik, ezanı dinleme, Vaaz ve namazların kılınması ile ilgili bazı hatalar işlenmektedir. Bunları kısaca şöyle açıklayabiliriz.
1. Saf düzeni: Peygamberimiz bir hadislerinde, "İnsanlar, ezan okumanın ve ilk safta yer almanın sevabını bilselerdi, ön safta durabilmek için kur'a çekmekten başka yol bulamazlardı" buyurmuşlardır.
Camide önlerde boş yer var iken, arka taraflarda saf tutmak mekruhtur, bu itibarla Müslüman camiye besmele çekerek sağ ayakla girecek, ön safta boş yer var ise ön tarafa oturacak.
2. Ezana saygı: Müslüman, ezan okunurken ezanı sükunet içinde dinlemelidir. Ezana saygı, ezanın meşru oluşunun, içerdiği anlamı ve dindeki yeri ve önemini kabul etmek, okunan ezana katılmak ve çağrıya icabet etmekle
gerçekleşir. Yani ezan okunurken konuşulmaz, Kur'an okunmaz, vaaz edilmez, selam verilip alınmaz vb.
3. Tadil-i erkan: Tadil-i erkan, namazın her türlü rüknünü Peygamberimiz'in (s.a.v) öğrettiği şekilde yapmaktır.
Kıyamda iki ayak arasındaki mesafe, secdede ayakların konumu, oturuşlarda ayakların konumu, kıratın okunuşu, sesli okunacak yerde sesli, gizli okunacak yerde gizli okunması gerekir, yanındakileri rahatsız etmemelidir.
4. Hasta ve engellilerin namazı: Son zamanlarda camilerde sandalye ve tabureler çoğalmaya başladı. Bir Müslüman, bir hastalığı veya bir engeli sebebiyle namazını ayakta kılamıyorsa, oturduğu yerden kılar. Oturduğu yerden de kılamıyorsa, yatarak ima ile kılar. Ayaklarını kıbleye uzatarak veya istediği bir şekilde oturup namazını kılabiliyorsa, tabure ve sandalyede namaz kılınmaz. Engeli ve özrü nedeniyle hiçbir şekilde oturması mümkün değil ise o zaman sandalyede namaz kılınabilir. (Ebu Davud.Salat.179)
5. Camiye giderken temiz elbiseler, giymek sarımsak, ter, çorap, sigara ve benzeri kötü kokulardan temizlenmiş olmak, cami adabının gereğidir, cemaati rahatsız etmek hakkına sahip değiliz.
6. Cep telefonları: Cep telefonları özellikle camilere teknolojinin getirdiği bir sıkıntı olmuştur. Telefonu açık olan bazı cemaatimizden birinin elefonu çalmakta, namaz kılanları rahatsız etmekte ve namazın huşuunu ihlal etmektedir. Özellikle din görevlilerimizin defalarca uyarmalarına rağmen maalesef cemaatimizin bazıları buna kayıtsız kalmakta, telefonlarını sessize almamakta ve de kapatmamaktadırlar.
Yine camide telefonu çalan cemaatin bazıları telefona cevap vermekte, sanki iş görüşmesi yapmakta ve cemaatin huzurunu bozmaktadırlar, sevap alayım derken cemaatin bir sürü vebalini almaktadırlar.
7. Çocuklar: Özellikle kandil gecelerinde çocukların başıboş bırakıldığı ve cemaati oldukça rahatsız ettiği görülmektedir. Tabiki çocuklar camiye gelecek ama, başkalarını rahatsız etmemek kaydı ile. Aksi halde başkalarını rahatsız ederek sevap işleyelim derken günah işlemiş oluruz.
Bütün bunlara elimizden geldiği kadar dikkat edersek hem cemaatimizi rahatsız etmemiş oluruz, hemde Allah'u Teala'nın rızasını kazanmış oluruz.